Yiğidin Türküsü
Bağlama
Her sevgi bir düğüm atmış koluna Dokundukça inler, yarası vardır. Irak gönüllerin uçurumuna Ezgiden bir köprü kurası vardır. Aslı saçlarını yönüne sermiş, Altı tel koparıp göğsüne germiş, Kerem, yarasından bir kabuk vermiş, Sızlaya sızlaya vurası vardır. Aşık sofrasında bir ayak olur, Şenlik bırakanda Sümmânî alır. Humarı kan ile karışıp kalır Atadan toruna süresi vardır. Veysel ile yumup iki gözünü Görür gerçeklerin gizli yüzünü, Emrah ile gamda tartar özünü; Ağır yükü, hafif darası vardır. Ak kuşlukta abdal öğütlemesi, Kara günde kardaş ağıtlaması, Kızıl tanda Avşar yiğitlemesi: Nefesi, nidası, narası vardır. Bozok yaylasında çamlarca uzun Bir tütün kesilir çektiği hüzün Nice ki, orda bir sürmeli gözün Gönlüne yansımış karası vardır. Şeker dağı acı sözden bıkanda Etekleri misket misket kokanda, Ardıçtan kovalar inip çıkanda Her kuyu başında sırası vardır. Söğüt çarşısında günle erenler Zile düzlerinde burçak derenler Ankara'da dama bulgur serenler Dostudur, hal hatır sorası vardır. Beşparmak’ta gümüş mavzer kesilir; Çatal yüreğine barut basılır, Alt teli bir tetik olup kasılır; Bengide patlamak töresi vardır. Yol üstü inerken Kelkit'in bucağı Bağrına saplanır bir bağ bıçağı, Eğin dedikleri gurbet ocağı Iraktan el sallar, göresi vardır. Çarşambaya yağmur yağar sel alır; Yamadan dolanır, bayır, bel alır Çorum’da Dürdane kızdan el alır Yan yana halaya giresi vardır. Muş'un yokuşunu çıkmış yorulmuş, Narman'da bir güzel görmüş vurulmuş, Ürgüp'te önüne tuzak kurulmuş; Göğsünde üç kurşun beresi vardır. Engeller koymuyor; yol sarp, o yaya Ziganalar sisli, Kop kaya kaya Bayburt’ta üç günü dönmüş üç aya; Kaygulanıp tütün sarası vardır. Fırat hoyrat akmış, o hoyrat akmış, Urfa gibi göz göz Mardin'e bakmış, Diyarbakır sıcak, kibritsiz yakmış; Harput'un çayında çırası vardır. Şahin yuvasında baykuş tünerken Antep sınırlardan gazi dönerken Tokat bir yabancı yüze inerken On beşliler ile kurası vardır. Gence’de topraksız lale örneği Tebriz’de bayraksız kale örneği, Kerkük’te ceylansız bala örneği Öksüz tarı, tutsak curası vardır. Nice ki ölüm var er geç kaderde Bir içli ağıtla susar son perde Karacaoğlan'ın yattığı yerde Sonsuza dek nöbet durası vardır.